İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilen kentin prestij projelerinden Mimar Kemalettin Caddesi, yeni kimliği ile 14 Kasım 2001 Çarşamba günü İzmirlilere hizmet vermeye başladı.

Tekstil ve konfeksiyon sektörünün temelinin atıldığı Mimar Kemalettin Caddesi, trafiğe kapatılıp yayalaştırılarak bütünlük içinde kentsel bir mekan olarak düzenlendi.
Caddenin yeni kimliği ile hizmete açılması dolayısıyla düzenlenen törene Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi, Bornova Belediye Başkanı Cengiz Bulut, Balçova Belediye Başkanı Ali İhsan Ülker, Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Serdar Yavaşoğlu ve yörede işyeri bulunan tekstil ve konfeksiyon sektörünün temsilcileri katıldı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina törende yaptığı konuşmada, Mimar Kemalettin Caddesi'nde uygulanan projeyi, Konak Belediyesi ile birlikte üzerinde titizlikle durarak tamamladıklarını söyledi.
Piriştina, ilçe belediyelerine her zaman yardımcı olma anlayışları doğrultusunda projeye katkı koyarak kısa sürede hizmete açılmasını sağladıklarını kaydederken, düzenlemeler sırasında yöredeki esnaf ile de uzlaşı içinde hareket ettiklerini belirtti.

SIRA KEMERALTI'NDA

Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi, "Bana göre rüya, bazılarına göre ise hayal olan bu proje gerçekleşti" derken, sözlerini şöyle tamamladı:
"4.5 ayda bu merkez yaratıldı. Kent kimliği arayışında olan İzmir'e ayrı bir renk, esnafa da ayrı bir ivme kazandıracağını umuyorum.
Bundan sonraki hedefimiz, Mimar Kemalettin Caddesi ile entegre olarak ele alınan Kemeraltıdır.
Kemeraltı'nda da restorasyon ve restitüsyon çalışmalarını birlikte yürüteceğiz.
Kemeraltı da İzmir'e yakışır bir hale gelecek" dedi.

SEKTÖRE CANLILIK GETİRECEK

Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Serdar Yavaşoğlu da konuşmasında, Mimar Kemelattin Caddesi'ndeki düzenlemenin, yöredeki tekstil ve konfeksiyon sektörüne canlılık getireceğini söyledi.
Yavaşoğlu, Mimar Kemalettin Moda Merkezi'ni Türkiye'ye tanıtacak aktiviteleri düzenleneceğini de sözlerine ekledi.

NELER YAPILDI

Defilelerin ve çeşitli gösterilerin yapılabileceği şekilde tasarlanan 15 bin 500 metrekarelik alan, moda merkezi kimliğine kavuşuturuldu.
İZBETON tarafından yapılan çalışmalarla, 9 bin metrekarelik alanda yürüyüş yolu, 6 bin 500 metrekarelik alanda doğal taş kullanılarak taşıt yolu oluşturuldu.
Zemin kaplamaları yaya yollarında gri, pembe ve andezit taşından; araç yollarının bir kısmı İzmir'in eski taşlarından oluşan granit parke olarak döşendi.
Mimar Kemalettin Caddesi'ni bir moda merkezine dönüştürecek proje doğrultusunda, kentsel tasarımın önemli mekan belirleyici ögeleri olan 3 adet dekoratif havuz, bir yeraltı tuvaleti yapılarak, 300 adet oturma bankı ve 158 adet dekoratif aydınlatma elemanı yerleştirildi ve caddeye ismini veren Mimar Kemalettin'in heykeli koyuldu.
50 adet beton direk sökülerek, cadde üzerindeki elektrik ve telefon hatları yeraltına alındı.
Görsel kirliliğin önlenmesi amacıyla mağaza tabela ve saçakları da yeniden ele alındı. Ayrıca bölgedeki tüm yağmur suyu drenajı, yüzey kanalları ile çözümlendi.
Tüm İzmir'de olduğu gibi Mimar Kemalettin Caddesinde de yeşillendirme çalışmaları gerçekleştirildi. 300 adet ağaç ve ağaçcık ile 3 bin 600 adet menekşe dikildi.
İzmir'in yeni moda merkezinde yeralan binaların tamamına yakının dış yüzeyi sahipleri tarafından çağdaş kente yakışır bir şekilde onarılarak boyandı.

MİMAR (AHMED) KEMALEDDİN

1870 İSTANBUL - 1927 ANKARA

EĞİTİMİ : 1876 İbrahim Ağa Mekteb-/i İbdidai, 1882 Şehzadebaşı Şems-ül Maarif, Numune-i Terakki İdaedisi, 1887-1891 Hendese-i Mülkiye (Mühendis Mektebi, bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi).

Öğretim üyesi olan Mimar Jachmund'un yanında asistan olarak çalışmaya başladı.
Onun yardımı ile 1895'te Almanya'ya giderek Berlin Charlottenburg Techniche Hochschule'de iki yıl mimarLık eğitmi gördü ve 2.5 yıl Berlin'de devlet kurumlarında çalıştı.
1900'de yurda dönerek Harbiye Nezareti Ebniye-Askeriye mimarlığı görevini yürüttü. Daha sonra Jachmund'un ayrılması ile Hendese-i Mülkiye'de onun yerini aldı. Ayrıca, Sanayi-i - Nefise (DGSA Mimar Sinan Üniversitesi) Mektebinde Nazariyat-i Mimari dersleri vermeye başladı.
1908'de arkadaşları ile birlikte Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti'ni kurdu.
1909'da Evkaf Bakanlığı'na bağlı İnşaat ve Tamirat Müdürlüğü görevine getirildi.
1913-1917 yılları arasında Arap vilayetlerinde onarımlarda görevlendirilen Mimar Kemalettin, 1914'te İstanbul Belediyesi Fen Kurulu Danışmanı oldu.
1922'de Mescid-i Aksa restorasyonunu üstlenen mimar Kemalettin, Mescid-i Aksa ve Ömer Camii'ndeki başarılı çalışmaları nedeniyle İngiliz Kraliyet Mimarlar Birliği (RIBA) üyeliğine kabul edildi.
Bu dönemde, Osmanlı'nın içinde bulunduğu kargaşa ortamında gelişen ve yaşamınm her alanını etkileyen yabancı etkilerden mimarlığı arıtmak, Türk mimarisinin kendine özgü yönlerini ortaya çıkarmak çabası içinde olan Mimar Kemalettin, aynı görüşleri paylaşan Mimar Vedat Tek ile birlikte, 1. Ulusal Mimarlık Akımı olarak adlandırılan mimari yaklaşımın öncüsü olmuştur.
Mimar Kemalettin'in, 1922 yangını sonrasında Rene ve Raymond Danger kardeşlerin yapmış olduğu 1925 İzmir Planı'na göre, ilk açılan yollardan biri olan Mimar Kemalettin Caddesi üzerinde, bilindiği kadarıyla bir eseri yoktur.
Ancak, Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk yıllarına değin uzanacak olan bir mimarlık yaklaşımının örneklerini günümüz İzmir'inde sergileyen bu çevrenin, onun adıyla anılması, güzel bir tesadüf olmanın ötesinde; yetiştirdiği öğrencileriyle ve "Evkaf-ı Hümayun Nezaret-i İnşaat ve Tamirat Müdürlüğü" döneminde çok sayıda mimlari ürün ortaya koyarak, tüm Anadolu'da 1. Ulusal Mimarlığın yayılmasını sağlayan çalışmalarıyla açıklanabilir.

MİMAR KEMALETTİN CADDESİ

Mimar Kemalettin Caddesi, yangın alanları üzerinde 1925 yılında Rene ve Raymond Danger'in hazırlamış olduğu plana göre gerçekleştirilen ilk caddelerden biridir.
İzmir'de geleneksel kent dokusunun, çağdaş kent dokusuna eklemlendiği ender bölgelerden biri olan Mimar Kemalettin Caddesi, mimarlık adına da kentteki tüm mimarlık yaklaşımlarının sergilendiği bir alandır.
Osmanlı döneminden kalan Çukur Han gibi hanların yanısıra, Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan ve Cumhuriyetin ilk yıllarında da devam eden Ulusal Mimarlık Akımı ürünlerinden pek çoğunun hala yaşadığı bu çevrede, çağdaş mimarlık ürünlerinden de çok sayıda örnek vardır.