- Müyesser Turfan Geçici Erkek Konukevi
- Ayni ve Nakdi Yardımlar
- Yemek ve Kumanya Desteği
- Süt Kuzusu Dağıtımları
- Medikal Malzeme Desteği
- Acılı Günlerinde Ailelerin Yanındayız
- Paylaşmayı Unutmuyoruz
- Öğrencilerimize Destek Veriyoruz
- Buca Sosyal Yaşam Kampüsü Hayata Geçti
- Sokakta Yaşam Mücadalesi Veren İhtiyaç Sahiplerine Destek
- İzmir’e Hijyenik ve Kaliteli Öğünler
- Anne Dayanışma Kartı
Haberler
İzmir Körfezi’nin mevcut durumunu değerlendirmek ve çözüm odaklı yol haritasını pekiştirmek amacıyla düzenlenen “2025 Körfez Buluşması”, İZDENİZ ile İzmir Sivil Toplum Örgütleri Platformu (İSTÖP) iş birliğinde Tarihi Bergama Vapuru’nda gerçekleştirildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Levent Zafer Yıldır, İSTÖP–KONFED–KONVAK Genel Başkanı Mehmet Aydoğan, İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, İZDENİZ Genel Müdürü Gökhan Marım, İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan ve sivil toplum kuruluşları, İZSU ve İZDENİZ yöneticileri ile akademisyenler bir araya geldi. Toplantıda Körfez’de son iki yılda elde edilen iyileşmenin bilimsel temelleri ortaya koyulurken, İzmir Körfezi’nin daha iyiye gitmesi için uygulanabilecek hedefler de masaya yatırdı.
Ekiplerimiz büyük bir özveriyle çalışıyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Levent Zafer Yıldır, İzmir Körfezi’nin ana kirletici noktalarından biri Gediz Nehri’ne dikkat çekerek, “275 kilometre uzunluğundaki Gediz Nehri, dört farklı ilden geçerek Körfez’e ulaşıyor ve geldiği son noktada ne yazık ki çok ciddi bir kirlilik yükü taşıyor. Gerekli arıtma süreçleri çalışmadığı, kontroller ve denetimler yerine getirilmediği için bu kirlilik her geçen gün artıyor. Üstelik bu denetimleri yapma yetkisi yerel yönetimlerde değil. Önümüzdeki dönemde bu yetki meselesinin yeniden tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bugün geldiğimiz noktada Gediz’in kirletilmeye devam edildiğini üzülerek görüyoruz. UNESCO’nun önerdiği ve bilim insanlarıyla birlikte geliştirdiğimiz modifiye kil uygulaması konusunda da sizleri bilgilendireceğiz. Körfez üzerinde çok daha sıkı bir kontrol mekanizması kurmak için hem uydu hem drone izleme sistemlerini devreye aldık. İZSU ekiplerimiz büyük bir özveriyle çalışıyor; geçmiş yıllarda yaşadığımız kirlilik ve koku sorunlarına kıyasla önemli bir mesafe aldık. Ancak bakanlık düzeyinde yürütülmesi gereken çalışmalar henüz başlamış değil” dedi.
Körfez’i yeniden en iyi haliyle İzmir’e kazandırabiliriz
Geçen günlerde Bayraklı açıklarında tanık olunan kirlilik hakkında konuşan Levent Yıldır, “Kaynağı tam olarak bilinmemekle birlikte bir tersane ya da yük gemisinden bırakıldığı değerlendirilen bu atık, deniz yüzeyinde ciddi bir kirliliğe yol açtı. Körfezde yaşanan her sorunun siyasi gerekçelerle yalnızca belediyeye yüklenmesi doğru değil ve çözüm üretmiyor. Çünkü mevzuata göre denizlerde yetkili üç bakanlık var: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı; Tarım ve Orman Bakanlığı. Dolayısıyla kalıcı çözüm için bu bakanlıkların desteği hayati önem taşıyor. Onların sahiplenmesiyle birlikte Körfez’de çok daha güçlü adımlar atabilir, Körfez’i yeniden en iyi haliyle İzmir’e kazandırabiliriz. Bugün aramızda bulunan STK temsilcileri, federasyon başkanları, akademisyenler ve uzmanlar aslında dayanışmanın en güzel örneğini oluşturuyor. İSTÖP’ün ve Bilim Kurulu’nun yürüttüğü çalışmaların, yerel yönetimlerle birlikte çözüm üretmede Türkiye’ye örnek olacağına inanıyorum. Bu buluşmanın, daha güçlü ortaklıkların başlangıcı olmasını diliyorum. Körfez bizim için sadece bir coğrafya değil; İzmir’in kültürü, nefesi, kimliği ve geleceğidir. Bugün attığımız her adım, çocuklarımızın temiz bir Körfez’de yeniden yüzebilmesi, balıkların çoğalması ve kıyılarımızın yeniden hayat bulması içindir” şeklinde konuştu.
Aydoğan: 21 bilim insanıyla çalışmak için buradayız
İSTÖP–KONFED–KONVAK Genel Başkanı Mehmet Aydoğan ise “21 bilim insanıyla birlikte çalışmak için bugün buradayız. İzmir’in en büyük sorunlarından biri olan Körfez’e katkı sunacağız. Bu proje İzmir’in sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetimlerle birlikte çözmesinde bir ilk ve devamının adımı olacaktır. Biz burada bilimsel olarak nasıl bu konuya katkı sunarız onları araştıracağız” dedi.
Erdoğan: Yağmur suyu kanal ayrıştırma çalışmalarımız devam ediyor
Programın sunum bölümünde ilk olarak İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan söz aldı. Erdoğan, “Özellikle son dönemde gerçekleştirdiğimiz 2,5 milyar liralık büyük altyapı programı, Lot 1, Lot 2 ve Lot 3 olarak adlandırdığımız geniş bir bölgeyi kapsıyor. Alsancak, Konak, Karataş ve Karabağlar’da yeni yağmur suyu hatları oluşturarak, yağış anında kanalizasyon hatlarının taşmasını engelliyor; yağmur suyunun doğru hatta yönlendirilmesini sağlıyoruz. İzmir Körfezi’ne çıkan ve Körfez çevresini besleyen 33 dere bulunuyor. Bu derelere yalnızca doğal akış değil; kentteki kirliliğin tamamı, sokaklardan taşınan atıklar, yağmur suyu ızgaralarından sürüklenen çöpler ve maalesef vatandaşlar tarafından bilinçsizce çevreye bırakılan atıklar da ulaşabiliyor. Bu nedenle 33 derenin tamamında her yıl düzenli olarak kapsamlı temizlik çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Yıllık olarak yaklaşık 100 bin ton malzeme bu derelerden çıkarılıyor. Bunun en yoğun örneklerinden birini, halkımızın da yakından bildiği Halkapınar–Meles hattında görüyoruz; taşkın dönemlerinde en kritik çalışan bölge olduğu için burada çok yoğun mesai harcıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Çiğli A.A.T 2019’da kaybettiği geçici faaliyet belgesini geçtiğimiz hafta yeniden aldı”
İzmir’in merkezinde oluşan atık suyun %96’sının Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’ne gittiğini söyleyen Erdoğan, “Yıllardır konuşulan dördüncü fazın inşaatını nisan ayında tamamlayarak işletmeye aldık. Bununla birlikte birinci, ikinci ve üçüncü fazlarda gerekli tadilatları yaptık; tüm ekipmanları yeniledik; ön arıtma tesisini kurduk; içerideki mevcut birikimleri temizledik. Dördüncü faz devreye alınırken, ilk üç fazı da sistemden çıkartıp tamamen temizleme fırsatı bulduk. Bugün itibarıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi, bakanlık tarafından anlık ve tam yetkili bir şekilde izleniyor. Tüm değerler mevzuata uygun olarak sağlanıyor. Tesis, 2019’da kaybettiği geçici faaliyet belgesini geçtiğimiz hafta yeniden aldı. Yani İzmir’in atık sularının %96’sını arıtan bu tesisle ilgili tartışılacak teknik bir olumsuzluk yok. Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın sayılı arıtma tesislerinden biri olan bu tesis, sürekli yenilenmeyi gerektiren ‘canlı’ bir tesis; elbette yapılacak çok şey var. Ancak şu anda Körfez üzerinde olumsuz bir etkisine dair herhangi bir veri bulunmuyor ve tesis tamamen kontrol altında çalışıyor” dedi.
Marım: 48 saatte kontrol altına alıyoruz
İzmir Körfezi’nde 2024 ve 2025 yaz dönemlerinde yaşanan alg patlamalarına yönelik yürütülen bilimsel müdahale çalışmaları hakkında konuşan İZDENİZ Genel Müdürü Gökhan Marım, modifiye kil uygulamasının UNESCO tarafından doğrulandığını, balık ölümlerini iki gün içinde kontrol altına alma kapasitesine sahip olduklarını belirterek, “Doğru zamanda müdahale ettiğimizde alg patlamalarını 48 saatte baskılayabiliyoruz. Bu yılın balık kayıpları, haziran-ağustos döneminde uygulamaya izin verilseydi yaşanmayacaktı. Onay geldikten sonra hızla müdahalelere başladık. Önümüzdeki yıl kil yöntemini düzenli uygularsak balık ölümleri olmayacak; bunu hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
Marım, alg patlamasının İzmir Körfezi’nde uzun yıllardır bilinen bir durum olduğunu belirterek şöyle konuştu: “1955 yılında Alman bilim insanları tarafından yapılan araştırmada Körfez’de alg patlamaları tespit edilmiş. 1987’de yine benzer olaylar yaşanmış. Ara yıllarda yapılan çalışmalar da bunu doğruluyor. Alg patlaması yalnızca İzmir’e özgü değil; Gölcük Gölü’nde, Manyas Kuş Gölü’nde de aynı süreçleri görüyoruz.”
“Koku ve balık ölümleri bu yıl yüzde 80 azaldı”
Marım, bu yazın önceki yıllara kıyasla çok daha olumlu geçtiğini belirterek, “2024 yazına göre bu yıl koku şikâyetleri ve balık ölümleri yüzde 80 azaldı. Bilimsel yöntemle doğru zamanda müdahale ettiğimizde Körfez’in nasıl hızla toparlandığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
Marım, Körfez’deki kirliliğin yalnızca alg patlamasından değil, dış kaynaklı deşarjlardan da beslendiğini söyleyerek, “Her şehrin kendine has tarımsal ve kentsel girdileri var. Körfez’deki kirlilikte insan kaynaklı faktörler büyük rol oynuyor. Bu nedenle Başkanımız Cemil Tugay’ın talimatıyla 30’dan fazla kamera ve gemi denetim sistemi kuruyoruz. Körfez’e yapılan izinsiz atık bırakma girişimlerini anlık izleyeceğiz” diye konuştu.
Güler: Körfez’in dolaşım kapasitesi daha da zayıflayacak
İzmir Körfezi’nde yıllardır devam eden sığlaşma ve sediman birikimi sorununa da dikkat çeken İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “Körfez’de dışa doğru bir su hareketi olsa bile, kıyı çizgisi boyunca ciddi bir sığlaşma görüyoruz. Haritalarda sarı olarak işaretlenen bölgeler sediman birikiminin en yoğun olduğu alanlar. Bu süreç körfezin zaman içinde bir göle dönüşmesine yol açabilecek bir risk taşıyor. Gemilerin geçiş yaptığı alan giderek daralıyor ve bu durum Yenikale Burnu ve Çakalburnu hattında kritik bir derinlik kaybına yol açtı. Bugün gemi trafiğinin kullandığı koridor son derece daralmış durumda. Sediman hareketine müdahale edilmezse Körfez’in dolaşım kapasitesi daha da zayıflayacak” dedi.
“Nükleer santral kadar zor bir ÇED süreci gerektirdi”
Dokuz Eylül Üniversitesi’nin önerileri ile geliştirilmiş büyük Körfez rehabilitasyon projesinin yıllarca sürdüğü ve 4,5 yıllık yoğun bir ÇED sürecinin ardından 2016 yılında onay alabildiği hatırlatan Güler, “Bu proje, Türkiye’de en kapsamlı ÇED süreçlerinden biri oldu. Size bir örnek vereyim: Akkuyu Nükleer Santrali’nin ÇED süreci yalnızca 6 ayda tamamlandı. İzmir Körfezi için yapılan ÇED ise 4,5 yıl sürdü. Çünkü buradaki çalışma çok daha karmaşık, çok daha fazla kurumun ve çevresel değişkenin dahil olduğu bir süreç” ifadelerini kullandı.
“Körfez’in geleceği için iki yapay ada öneriyoruz”
Toplantıda, İzmir Körfezi’ndeki sirkülasyon ve derivasyon kanallarında yapılması planlanan büyük ölçekli dip tarama çalışmalarına da değinen Dr. Güler, “Çıkarılacak malzemenin büyüklüğü, Türkiye’de bugüne kadar görülmemiş bir çevre lojistiği ihtiyacı doğuruyor. Bu iki proje tamamlandığında çıkarılacak toplam malzeme miktarı 45 milyon metreküp civarında. Ama bu malzeme kirli değil; tehlikeli atık sınıfında değil. Yani yeniden kullanım için ideal bir malzeme. Çevre Bakanlığı’nın belirlediği mevcut döküm alanı Homa Dalyanı’nın açıkları ancak orası özel çevre koruma bölgesine çok yakın olduğu için ciddi ekolojik risk taşıyor. Dünyanın birçok yerinde tarama malzemesi, doğal yaşam adasına dönüştürülerek değerlendiriliyor. Biz de Körfez’in hemen dışında iki yapay ada oluşturmayı öneriyoruz. Bu adalar kuşlar, deniz canlıları ve lagün ekosistemleri için yeni bir yaşam alanına dönüşebilir” diye konuştu.
“Biz malzemeyi nereye atacağız?”
Projenin çevresel ve teknik olarak uygulanabilirliği için gerekli imar ve kurum görüşlerinin büyük bölümünün alındığı, ancak henüz merkezi yönetimden onay çıkmadığı belirten Dr. Güler, “Çevre Bakanlığı projeyi onaylamayacağını bildirdi. ‘Peki 45 milyon metreküp malzemeyi nereye atacağız?’ Ramsar alanı olan Kuş Cenneti’ne dökülemez, karaya dökemezsiniz, denize rastgele bırakamazsınız. Sivil toplum örgütlerinin desteği bu noktada çok önemli. Çünkü sirkülasyonun artırılması ve Körfez’in temizlenmesi için en kritik adımlardan biri bu adaların onaylanması. Toplumsal destek olmadan bu projeyi hayata geçirmek çok zor” şeklinde konuştu.
Körfez için ortak hedef: Bilim, izleme, arıtma ve iş birliği
Etkinlik sonunda İSTÖP üyeleri İZDENİZ ve İZSU temsilcilerine soru sorarak İzmir Körfezi’nin sağlıklı bir ekosistem haline gelmesi için:
•Bilim kurulunun önerilerinin izlenmesi
•Arıtma tesislerinin kapasite ve teknoloji olarak güçlendirilmesi
•Dip tarama ve dere temizliği gibi kalıcı müdahalelerin sürdürülmesi
•Gemi kaynaklı kirlilikle aktif mücadelenin güçlendirilmesi konularında kararlı olduklarını duyurdu.
Diğer Haberler
Tüm Haberleri Gör
Gençlerin fikirleri yapay zekâ ile projeye dönüşecek
28 Kasım 2025 Cumaİzmir Büyükşehir Belediyesi, gençleri geleceğin teknolojileriyle buluşturmaya devam ediyor.
İZMAR’ın 15’inci mağazası Gültepe’de açıldı
28 Kasım 2025 Cumaİzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tanzim satış mağazaları İZMAR 15’inci şubesini Konak Gültepe’de hizmete açtı. Açıldığı andan itibaren uygun fiyatı, güvenli ürünleriyle vatandaşın yüzünü güldüren mağaza yoğun ilgi gördü.
Zabıta Dairesi Başkanlığı’nda tatbikat
28 Kasım 2025 Cumaİzmir Büyükşehir Belediyesi, olası afetlere karşı hazırlık kapsamında Zabıta Dairesi Başkanlığı yerleşkesinde kapsamlı bir tatbikat gerçekleştirdi.
İzmir’de “Genç İzmirim Kart” dönemi 1 Aralık’ta başlıyor
28 Kasım 2025 Cumaİzmir Büyükşehir Belediyesi, toplu ulaşımda Genç İzmirim Kart dönemini 1 Aralık’ta başlatıyor. Artık öğrenci olsun olmasın 7-26 yaş arasındaki yolcular Genç İzmirim Kart kullanarak toplu ulaşımdan indirimli yararlanacak.
